UNESCO'nun dünya tarihi miras listesine aday olan Osmanlı dönemi mimarisini 700 yıldan bu yana muhafaza eden Bursa'nın Cumalıkızık beldesi,yerli ve yabancı turistlerin uğrak merkezi oldu. Ülkü Bilgiç hanfendi ile Aytaç beyin mihmandarlığında dolaştığımız Cumalıkızık her yönüyle görülmeye değer. Gelip Göremeyenler için merakların giderebilmek babından. duyduklarımı ve gördüklerimi burda siz sevgili okuyuculara aktarmaya çalışacağım. Kuşaktan kuşağa aktarılan söylenceye göre.Tokat dolaylarında yaşamakta olan Oğuz boylarından Kızıklar, Karakeçili aşiretinin bulunduğu bölgelere göç ederek Ertuğrul Gazi’ den yerleşmek için yurt isterler. Ancak Karakeçili aşireti, Kızıkların bu istemine karşı çıkar. Bunun üzerine Ertuğrul Gazi, düşmanlıklar doğmaması için Kızıklara, Uludağ’ın, o zamanki adıyla Keşiş Dağı’nın kuzey eteklerinde yer gösterir. İki Oğuz boyu arasında sürekli dostluk sağlamak için de, Kızık boyu beyinin 7 oğlunu Karakeçili aşiretinden 7 güzel kızla evlendirir.Kızık beyinin 7 oğlundan Cumali Bey ailesi ve yakınlarıyla günümüzdeki Cumalıkızık’ta, Fethi Bey Fethiyekızık’ta (Fidyekızık), Hamlı Bey Hamamlıkızık’ta, Dal Bey Dallıkızık’ta, Bayındır Bey de Bayındırkızık’ta yurt kurarlar. Derekızık ile Değirmenlikızık’ın kimler tarafından kurulduğu söylencede yer almaz. Bu yaygın bir söylence. Gerçekliği kesin değil.Cumalıkızık ve diğer kızıkların adlarının nereden geldiği konusunda bilimsel bir uzlaşma da sağlanabilmiş değildir. Ancak, “Kızık” sözcüğünün, Bursa yöresinde Yörük Türkçe'sinde “derbent” anlamına gelen “kısık” sözcüğünden zamanla dönüşmüş olabileceği de düşünülebilir. Osmanlı sivil mimarisinin en güzel örneklerini oluşturan ve içlerinde hala yaşamların sürdürülebildiği evlerin olduğu, özgün yapısıyla günümüze kadar bir açık hava müzesi gibi ulaşabilmiş, tarihi-doğal-kültürel değerleri ile koruma altına alınan, UNESCO dünya tarihi miras listesine aday olan Cumalıkızık Türkiye’nin ve dünyanın önemli bir kültür mirasıdır.Bursa’nın doğusunda, Uludağ yamaçlarında bilinen “kızık” köylerinden olan Cumalıkızık 1300 yıllarında Oğuz Boylarından “Kızık” Boyu tarafından kurulmuştur. Kızık köylerinden yalnızca Cumalıkızık, Hamamlıkızık, Derekızık, Değirmenlikızık ve Fidyekızık bugüne kadar gelebilmiştir. Ancak Cumalıkızık dışındakiler özgün dokularını koruyamamışlardır.Cumalıkızık 1920-1922 yılları arasında Yunan İşgali sırasında yanmaktan kurtulmuştur. Osmanlı Dönemi kırsal mimarisinin önemli bir örneği olan yerleşim geleneksel yaşam biçimini korumaktadır.Cumalıkızık, muhtarlıktaki 1685 tarihli Vakfiye Belgesi’ne göre, Orhangazi Vakfiyesine bağlı bir vakıf köyüdür.Cumalıkızık’ın güney-doğusunda Uludağ eteklerindeki “Ihlamurcu” mevkiinde 1969 yılında tespit edilen Bizans devrine ait kilise kalıntısı köyün tarihinin daha da eski olduğuna işarettir.Bulunan kilise kalıntıları Bursa Arkeoloji Müzesi’ne nakledilmiştir. Cumalıkızık’ta köyün geçmişine ışık tutan, köyde yaşayan halk tarafından bağışlanan XVIII.,XIX. ve XX. yüzyıla ait çeşitli eşyaların sergilendiği Etnografya Müzesi bulunmaktadır. 1992 yılında açılan müzede, Osmanlı Devleti'nin 2. padişahı Orhan Bey'in köye verdiği bir berat bulunmaktadır. Bahçesinde at arabaları, dibek taşı, yalak, üzüm çiğneme teknesi gibi nesneler, müzenin içinde ev eşyaları, mutfak eşyaları, aydınlatma ve ısınma araçları, av malzemeleri, Uludağ’da bir zamanlar sürüler halinde yaşayan geyiklerden kalma dev geyik boynuzu, semerler sergilenir. Cumalıkızık halkının, başlıca geçim kaynağı olan tarımsal üretim ile ilgili en eski veriler 1500’lere tekabül eden Osmanlı tahrir kayıtlarıdır. Kayıtlarda Köyde gelir getiren en önemli ürünler, kestane ve kirazdır, ayrıca sekiz tane değirmenden söz edilmektedir. 1960’lara kadar kestane ve kiraz ana ürünler olarak devam etmektedir. 1960’larda kestanelerde mürekkep hastalığının başlaması buradan elde edilen geliri düşürmüştür.Günümüzde kiraz, ahududu ve yine kestane en önemli ürünlerdir. Cumalıkızık’ta yetiştirilen ve gıda sanayisinin çeşitli alanlarında kullanılan hoş kokulu bir bitki olan Ahududu köyün simgesi haline gelmiştir. Cumalıkızık’ı yaşatmak ve geleceğe taşımak amacıyla ilki 1992 yılında Yıldırım Belediyesi tarafından düzenlenen, 1997’den itibaren “Bursa Yerel Gündem 21 Cumalıkızık Koruma-Yaşatma Projesi” kapsamında geliştirilen etkinlikler, 1998 yılından itibaren “Ahududu Şenliği” adıyla gelenekselleştirilmiştir. Her yıl Haziran ayında düzenlenen Şenlikler süresince çeşitli kültür-sanat etkinlikleri gerçekleştirilirken, Cumalıkızıklılar’ın kurduğu standlarda Cumalıkızıklı kadınların yaptığı ev gıdaları, köyün geleneksel ürünleri satılarak ekonomik ve sosyal bir aktivite sağlanmaktadır. 600-700 sene önce Cumalıkızık’ı ortaya çıkaran insanların taşıdığı kültürün mekana yansımaları, o mekanın günümüze kadar bir bütün olarak ulaşabilmesi ve tüm dış etkenlere karşı direnç göstermesi şüphesiz köyde yaşayan insan hazinesinin varlığıyla mümkün olmuştur. Köyün zamana karşı bu direnişinde köylülerin zaman içerisinde bilinçlenmesi ve kendi birikimlerini yansıtmaları önemli bir faktördür.Bu hazine günümüzde geleneksel aile yapısını hala korumaya çalışmaktadır.Köyde kadınlar özellikle sosyo-ekonomik yaşam içinde önemli bir yere sahiptir. Evlerin önlerinde kurulan standlarda kadınlar kendi yaptıkları el işlemelerini ve ev gıdalarını satışa sunmaktadır. Cumalıkızık’ta yetişen geleneksel ve tarımsal ürünler de kurulan standlarda satışa sunulmaktadır. Ayrıca geleneksel evlerin iç avlularında köy kahvaltısı yapılabilmekte, kadınların yaptığı gözlemelerin yanı sıra ev baklavası, erişte, tarhana, reçel gibi ev ürünleri satılmaktadır. Köye özgün köy ekmeği ve cevizli ekmek de geleneksel ürünler arasındadır. Örfler, adetler, gelenekler, bağlamında Cumalıkızık’ta evlenmelerde görücü usulü yaygın ve evlenme süreci şu şekilde işlemektedir; “Önce kız isteniyor, ardından söz kesiliyor ve bunu belgelemek için erkek tarafına mendil veriliyor. Sonra nişan yapılıyor ve nişan evresinin uzunluğu-kısalığı ailenin maddi durumuna göre değişiyor. Düğün tarihinin belirlenmesinin ardından Perşembe günü çeyiz asılıyor, Cuma günü gelin hamamı yapılarak, aynı akşam el kınası yakılıyor. Cumartesi günü has kına denilen bir kına daha yapılıyor ve bu gece gelin adayı, kırmızı veya pembe bir elbise giyiyor, yine aynı gece lokum dökülerek eğlence yapılıyor.Pazar günü gelin alma gerçekleştiriliyor, gelin ata bindirilip üstüne cibinlik tutuluyor, dört bir yanından birer kişi cibinliği tutarken bir kişi de atı tutuyor, düğün günü gelin beyaz elbise giyip, beyaz duvak takıyor” Genç kızların çeyiz sandıklarında bulunan eşyalardaki süslemelerde en çok işlenen motif küpe çiçeği motifi, bunun yanında karanfil, gül gibi çiçek motifleri var. Köy’de Dede ve Yatır kültürü mevcut. Köyün güneyinde Sal Dede isimli bir yatır bulunmaktadır ve her yıl Dede yapılarak, pilav dökülür, mevlit okunur ve adak adanılır. Sal Dede’nin Köy’ün koruyucusu olduğuna inanılmaktadır Birde Köy mezarlığının altında Ali Dede var, Köy sakinleri, onun mezarına mum dikerek yine adakta bulunmaktadır. Cumalıkızık’a özgü yemekler ise kestaneli tarhana çorbası ve mafiş tatlısıdır. Mafiş tatlısının yapımı şu şekildedir. Odunun yakılması ile elde edilen kül eritilip duru suyu alınır. Un ve diğer malzeme bu su ile yoğrularak, açılır. Sonra bu hamur şekil verilip, kesilir, yağda kızartır, en son ravağa atılır. Özel günlerde Cumalıkızıklıların bir araya gelerek hazırladıkları yemekler herkese ikram edilmekte bu şekilde yapılan ortak çalışmalar köydeki toplumsal birlikteliği güçlendirmektedir. Köyde yaşayanların hepsinin katılımıyla gerçekleştirilen geleneklerden bir başkası ise engare (imece) yöntemidir. Bursa ilinin Yıldırım İlçesi’ne bağlı olan Cumalıkızık Mahallesi, Bursa’nın doğusunda, Bursa-Ankara karayolunun 10. kilometresinde güneye dönen yolda yer almaktadır.Cumalıkızık’a otobüs ve minibüslerle ulaşılabilmektedir. Köy içinde ulaşımı sağlayan organik sokaklar oldukça dikkat çekicidir. Bunlar yaya ve binek hayvanları ile at ve öküz arabalarının geçebileceği genişlikte yapılmıştır. Yassı taş döşemeli dar sokakların orta kısımları, yağışlı günlerde suyun akıp gitmesi için hafif çukur bir kanal haline sokulmuştur. Bu özellik köyün özgün yapısının bir parçasıdır. Köyde iki kişinin yan yana yürümesinin mümkün olamayacağı darlıkta sokaklara da rastlanır. Cin Aralığı "Dünyanın en dar sokağı" Sokaklar belli bir plan göstermez.Yapılışları, eğimli köy arazisine uygun olup, bazı sokaklar bu nedenle çıkmaz niteliktedir. Coğrafi Özellikleri ve Konumu Bursa Yıldırım İlçesinde yer alan Cumalıkızık Köyü; Karapınar ve Değirmenönü mahalleleri arasında kalmakta, batıda Hamamlıkızık Köyü ve kuzeyde Değirmenönü Mahallesi, güneyde de Uludağ yamaçları ile sınırlı bulunmaktadır.Cumalıkızık, Bursa-Ankara karayolunun 10. kilometresinden güneye ayrılan il yolunun 3. kilometresindedir. Denizden yüksekliği ortalama 340 m .dir. Uludağ eteklerinde yer alan Cumalıkızık, yaklaşık 10 hektarlık bir alanda kurulmuştur. Denizden yüksekliği ortalama 340 metredir. Yapıların işlevi konuttur. Köyün oluşmasında hiçbir zaman belli bir plan göz önünde bulundurulmamıştır. Köyün ana caddesi yoktur.Birbirini gönyeli kesen sokaklara rastlanmaz. Cumalıkızık’ın Bursa metropoliten kent merkezine çok yakın olmakla birlikte kırsal karakterini ve fiziksel karakterini koruyabilmiş olması, köyü metropolün modernleşme dinamiklerine yenik düşen diğer Kızık köylerinden farklı kılmaktadır. Cumalıkzık; bu süreçte köyden Bursa kent merkezine göç edenlerle nüfus kaybederek küçülmesine rağmen sosyal-ekonomik ve fiziksel boyutlarıyla direnmeye devam etmektedir. Cumalıkızık geleneksel Osmanlı mimarisine göre şekillenmiş, özgün sivil mimarlık örnekleri olan konutların organik sokak dokusu ve anıtsal yapılarla bütünleştiği önemli bir kültür mirasıdır. Geleneksel Osmanlı yerleşmelerinde gözlemlenen cami, köy kahvesi ve ulu çınar üçlemesinin oluşturduğu merkez Cumalıkızık’ta da görülmektedir. Bu merkezde yer alan meydan müze fonksiyonuyla beslenmektedir. Topografyaya göre şekillenmiş organik sokak dokusunu oluşturan yapılar bölgenin karakteristik özelliklerine göre tasarlanmıştır. Bu nedenle her sivil mimari yapı örneği diğerinden farklıdır. Bu farklılık da köy dokusunu zenginleştirmiştir. 2000’li yıllarda tarihi dokusunu her şeye rağmen korumuş olan Cumalıkızık, doğal değerleri dışında, Osmanlı öncesine ait tarihi kalıntılara da sahiptir. Uludağ eteklerindeki “Ihlamurcu” mevkiinde 1969 yılında Bizans devrine ait kilise kalıntıları tespit edilmiş ve bu kalıntılar Bursa Arkeoloji Müzesi’ne nakledilmiştir.Osmanlı dönemi vakıf köyü olan Cumalıkızık; cami, hamam gibi halkın ortak kullanım binaları, topografyanın biçimlendirdiği organik sokaklar ve bu sokakların kesiştikleri noktalarda organik biçimlerde yer alan toplanma noktaları, kendi içinde sosyal ve fiziksel ekolojik boyut taşıyan kademeli bir sıralanım gösterir. Bu toplanma alanları toplumsal yaşamı içinde barındırma işlevine sahiptir. Zemini taş döşeli sokağın, ortasında yer alan eğimli yüzey, saçaklardan gelen yağmur suyunu evlerin cephesinden uzaklaştırmak yanı sıra, köyün en üst noktasında yer alan kaynaktan, suyun bilinçli bir şekilde dağıtımında da kullanılmaktadır. Bahçe sulamada kullanılan bu su düzeneği, köyün yaz aylarında serinlemesine de yardımcı olmaktadır. İnsan psikolojisi üzerinde rahatlama yaratan su kullanımı, doğal ekolojik dengenin bir yaşam döngüsü olarak kazanımında önemli rol oynar. Doğal ve Tarihi Zenginlik: Karakteristik Özgün Osmanlı Yerleşimi Cami, Hamam Kilise kalıntıları, Sivil Mimarlık Örnekleri,Yeraltı suları, Doğal Güzellik Sosyal-Kültürel Zenginlik: Geleneksel Özgün yaşam biçimi Etnografya müzesi El sanatları Ev mamulleri Doğaya tamamen uyumlu olarak biçimlenen Cumalıkızık köyü morfolojisi ve morfolojik birimleri, çevresinde ki ekosistemlerle bütünleşmiş, onları en iyi en doğru şekilde kullanarak kendi içinde dengeli bir ekosistem kurmayı da başarmıştır.Köyün etrafında yer alan ve köyde yaşayanların büyük bir kısmının geçim kaynağını sağlayan bahçeler, orman-yerleşim arasında fonksiyonel ve görsel anlamda bir geçiş mekânını vurgularken aynı zamanda ekolojik devamlılığın bir parçasını oluşturur. Yaklaşık 10 hektarlık bir alanda kurulmuş olan Cumalıkızık Köyü’nde bulunan 270 dolayındaki evin %60’ında halen oturulmaktadır. Tescilli yapı sayısı 133’dür. Bunlardan ikisi anıtsal yapı (cami ve hamam), 128’ i de sivil mimarlık örneği yapıdır. Ayrıca köy meydanında tescili yapılmış iki anıtsal çınar ve caminin doğusunda çeşme vardır. Cumalıkızık’ta köyün geçmişine ışık tutan, köyde yaşayan halk tarafından bağışlanan XVIII.,XIX. ve XX. yüzyıla ait çeşitli eşyaların sergilendiği, 1992 yılında açılan Etnografya Müzesi bulunmaktadır. Köyün tarihsel dokusu ve yapıları, 1980’de Anıtlar Yüksek Kurulu’nun 12730 sayılı kararı ile koruma altına alınarak her türlü yapılaşma izne bağlanmıştır. Ertesi yıl “Kentsel ve Doğal Sit Alanı” olarak belirlenmiştir. Cumalıkızık evleri; köy, cami ve kahvelerin bulunduğu bir merkez çevresinde, belli bir planlamaya bağlı olmaksızın oluşmuştur. Cami, köyün asıl merkezi konumunda olup, sokakların düzeninden camiye ulaşımı en rahat sağlayacak biçimde düşünüldüğü izlenimi vermektedir.Genellikle iki yada üç katlı inşa edilen Cumalıkızık evleri yapılırken aile mahremiyetine son derece özen gösterilmiştir. Evlere giriş genellikle hayat kısmı denilen bölümden olup burası en çok kullanılan mekandır. İki tip yapılmış olan evlerde, ya etrafı moloz taşlarla örülmüş duvarla çevrili bir avludan ya da direkt kapıdan hayat bölümüne ulaşılır. Bu mekanda, elde edilen ürünlerin depolanmasından ayrılması ve bakımına, yakacak malzemenin istiflenmesinden, düğün yapılmasına kadar pek çok işte yararlanılır. Hayat bölümünden geçilen iç avludaki fırında ekmek ve börek-çörek pişirilir. Şaraphane denilen ahşap teknelerde üzümler sıkılır, kazanlarda pekmezler kaynatılır. Çamaşırlar burada yıkanır ve kurutulur. Küçük baş hayvan varsa kümesleri burada yer alır. Zemin kısmında mutfak, tuvalet, ahır, kümes, ocak ve fırınların yer aldığı Cumalıkızık evlerinde yüksekliği az olan bir kat kışlık olarak ayrılmıştır. Burada yatak odaları, oturma odaları, banyo ve ocaklar yer alır. Üç katlı olan Cumalıkızık evlerinde ikinci kat yazlık olarak ayrılmıştır. Bu katta odalar, eyvan, seki ve sedirler değişik tipteki sofalarda sıralanmışlardır. Üst katta ise baş oda denilen minderli yastıklı seki ve sedirlerin bulunduğu rahat oturmaya elverişli odalar yer almaktadır. Cumalıkızık evlerinde çift kanatlı olan ana giriş kapılarındaki kapı kulpları ve tokmaklar dövme demirdendir. Sokağa bakan pencerelerin önünde örgü kafesler vardır.Evlerin ısınması ocaklarla sağlanmıştır. Bu ocakların son derece güzel işlenmiş olanları vardır. Çatının üzeri alaturka kiremitlerle kaplıdır. Çatılar genellikle dört meyilli, bazen iki meyillidir. Saçaklar oldukça dışa çıkıktır. Cumalıkızık evlerinde kullanılan yapı malzemesi başta moloz taş olmak üzere, ağaç ve kerpiçtir. Duvarlarda bağdadi arasında kerpiç ve çamur sıva görülür. Evler sarı, beyaz, mor ve mavi renklerde boyanmıştır. Cumalıkızık camisi ahşap revağı ile dikkat çeker. Ahşap direkleri, başlıkları, kemerleri ve kalem işleri ile bezemeli olan cami Kitabesi bulunmadığından yapılış tarihi, yapanı ve yaptıranı hakkında bilgi bulunmamaktadır. Caminin üç yüz yıl önce yapıldığı anlatılmakla birlikte günümüzdeki izlere bakılarak H.1335 M.1916 tarihinde ciddi bir onarım geçirmiştir. 1950-1955 yıllarında günümüzdeki gibi doğu batı uzantısında genişletilmiştir. Ahşap tavanı değiştirilmiş, orijinal mihrabı güneybatıda bulunmasına rağmen kapatılarak bugünkü mihrap yapılmıştır. Hamamın güney doğusundaki kapıdan soyunma bölümüne girilir. Buradaki diğer kapıdan külhan (ateşlik) kısmına geçilir. Burası kuzey güney uzantılı, dikdörtgen planlı, beşik tonozlu su deposuna bağlanmaktadır.Ateşlik kısmında tuğla örgülü bir niş yer almaktadır. Hamamın ılıklık, sıcaklık, su deposu ve tıraşlık bölümleri orijinal olup, soyunma, külhan ve tuvalet kısımları sonradan yapılmıştır. Caminin doğu cephesindeki çift merdivenin altındaki 2,10 metre genişliğinde, 1,60 metre derinliğinde ve 1,85 metre yüksekliğindeki beşik tonozlu nişin içindedir. Beyaz mermerden yapılmış 1,10 metre genişliği, 0,53 metre yüksekliği ve 0,12 metre kalınlığındaki ayna taşının yanları plasterli, üstü silmelidir. Köşeler yarım kemerli ve bir satırlık Osmanlıca kitabesinde Sahhibul hayrat vel hasenat Zekiye Hatun vakfıdır. Sene 1316 (1917) yazılıdır. Artık kullanılmayan mezarlıktaki mezar taşları ve Bizans devrine ait kilise kalıntısından kalan ve 1969 yılından sonra Bursa Arkeoloji Müzesi’nde saklanmaya başlanan bazı mimari parçalar da Cumalıkızık’ tan kalan diğer önemli eserlerdir. Köyün geçmişine ait çeşitli eşyalar halk tarafından bağışlanarak XVIII.,XIX. ve XX. yüzyıla ait güzel bir koleksiyon oluşturulmuştur. Salondaki eserler girişin solundan başlayarak merdiven kısmına kadar duvarlara dayalı camekanlı vitrinler ile bir orta vitrinde sergilenmektedir. Müzenin bahçesinde, sundurma ile örtülü kısımda at arabaları, şaraphane ''üzüm çiğneme teknesi'', dibek taşı, yalak, sütun başlığı bulunmaktadır. Ostotek teknesi (kül kapları) ve başlığın köyün 2 km. güneyindeki ''Karancak'' mevkiinden getirildiği öğrenilmiştir.
Müzede ev eşyaları, aydınlatma ve ısıtma araçları, mutfak eşyaları, tarım aletleri, silahlar, teknik araçlar, av malzemeleri, binek ve taşıma araçları bulunmaktadır. Köyün girişinde Eğrek mahallesindeki meydanda iki tane çınar karşılar. Bunlardan daha genç olanın gövde çevresi 4 metredir. Gövdede çarpmalardan oluşan yumrular yoğundur. Bilhassa kamyon kasalarının sürttüğü yerlerde derin izler kalmıştır. Gövde iki ana dala ayrılmakta, bunlardan dokuz kol ayrılmaktadır. Rüzgar, kar bazı dallarının kıvrılmasına neden olmuştur.Genç görünüşü, gür dal ve yapraklarıyla Cumalıkızık’ın bol suyuyla beslenmektedir. Diğer çınarın gövde çevresi 6 metredir. Gövde üzerinde oluşan urlar ve dikili hatlar dikkat çekmektedir.Gövdesi iki ana kola ayrıldıktan sonra on iki dalla genişleyip yükselmektedir. Bazı dalları yağan yoğun karın ağırlığını taşıyamayıp kırılmıştır. Bir genç dalı kalın dala dayanıp, yapışarak gelişmiştir. Bu çınarda genç, gür ve bol suyla beslenmekte olduğunu belgeleyen koyu yeşil iri yapraklıdır. Ağaçların gövde çevreleri açılarak beyaz çayır taşlarıyla sınırlanmıştır. Köyü sosyo-ekonomik boyutta düne taşıyan ipekböceği, kestane, üzüm olmuştur. bugüne taşıyan ürünler ise; başta ahududu, aşılı böğürtlen olmak üzere diğer tarım ürünleri olan kiraz,çilek v.b.sebze ve meyvelerdir.
Evlerin avlularda bulunan üzüm ezmek için kullanılan kestane ağacından oyulmuş ve bir tanesi köyün müzesinde sergilenen “şarapana” lar, çatılarda tozlar içinde bulunan ipek böceği yetiştirmek için kullanılan aralarına teller gerili olan büyük çerçeveler olan “kerevet”ler, bağcılığı ve ipek böcekçiliğini bir anlamda en büyük ekonomik girdiyi sağlayan, köyün en büyük geçim kaynağının görsel kanıtlarıdır. Cumalıkızık Yerleşkesi için kestane ormanları ayrı bir önem taşımaktadır. Cumalıkızık halkı kestane ağacını hem geleneksel yapım sisteminin tüm elemanlarında kullanmış, hem de söz konusu ağacın meyvesi sayesinde 1950' li yıllara kadar büyük gelir elde etmiştir. Önceleri Bursa’nın kestane üretim merkezi durumunda olan Cumalıkızık, 1950' lerde yayılan ve halk arasında “kestane kanseri” olarak bilinen “mürekkep hastalığı” nedeniyle bu özelliğini yitirmiş; en önemli gelir kaynağının yanısıra en değerli yapı malzemesini de kaybetmiştir. Bu da köydeki genç nüfusun Bursa kent merkezine göç ederek yeni geçim kaynakları aramasına neden olmuştur. Böylece köyde yaşlı nüfus kalmıştır. Günümüzde Cumalıkızık halkı, geçimini bahçecilik ve kadınların yaptığı ev gıdaları ve el işlerini ( köyün geleneksel ürünlerini) satarak aile ekonomisine katkı sağlamaktadır Haziran ayında yapılan Geleneksel Ahudu Şenlikleri. www.hodrimeydan.info
YASAL UYARI | HAKKIMIZDA | İLETİŞİM
Her hakkı saklıdır. Haber, Yazı ve Fotoğraflar kaynak belirtilmeden kullanılamaz. e-mail : info@hodrimeydan.net
BURSA
Biz bu köylerin adlarının 7 kızın 7 bey ile evlenerek verilmiş olduğu görüşüne katılmıyoruz. Kayı ve Kızık boyları arasında kız alış verişi olabilir. Bunların sayısı Yedi de olabilir. Fakat köylere adlar nasıl verilmiştir. Üstelik beylerin de yani kızlarla evlenenlerin de adlarını bilmiyoruz. Üstelik zaten kızı alanlar da Kızık boyundan. Hadi kabul edelim ki, güveyilerden birinin adı Cuma.O zaman bu köye Cuma Kızı sözcüklerinden esinlenerek Cumalıkızı mı denmiştir. Bu bileşik sözcük sonra Cumalıkızık mı olmuştur. Halbuki kız, Cuma'nın kızı değil hanımı yani evdeşidir.Cumagelini dense bir nebze mantığa uyabilir. Ayrıca bu cuma sözcüğü kişi adını değil, haftanın 7 günden birisi olan ve nüslümanların haftalık bayramı olan cuma gününün adını ifade etmektedir. .Kızık Boyu'na ait ne kadar erkek varsa cuma günleri ortada bir yerde, yani öncenen yerleşirken tesbit edilen yerde yapılmış camiiye gelirler.Cuma mnamazını kılarlar. Burdan yola çıkarak, yani "Kızıklar'ın cuma namazını kıldığı yer" anlamında Cuma Kızık sözcükleri birleşmiş ve zamanla Cumalıkızık olmuştur.
Yani köyün / köylerin adı kesinlikle boy adından gelmektedir.İspatı da zaten Osmanlı Devlet Arşivleri ve Türk gelenekleridir. Türk boy kültür ve geleneklerine göre, köyler arasında iş bölümü yapılmış, kalabalık olduğu için de ayrı ayrı, ancak birbirine yakın yerlere yerleştirme yapılmıştır. Buna göre ; Cumalıkızık mantığın da olduğu gibi, değirmenin olduğu köye Değirmenli Kızık, hamamın olduğu köye Hamamlı Kızık, fidye verilen köye Fidye Kızık, derenin içine kurulmuş köye Dere Kızık, bayındır bir yere kurulmuş köye Bayındır Kızık denilmiştir.
GENEL KURUL
Bursa Tarihi Kızık Köyleri Kültür Derneği 31 Aralık 2016'da ;
Olağan Genel Kurulunu Fidyekızık'taki dernek binasında yaptı.
Başkanlığa İzzte GÜNGÖR seçildi.
NAFİ ÇAĞLAR KIZIKBEYİ