KIZIK HİKAYELERİ
( Gızzık Hakiyeleri )
Azzuumu Niye Yidin ? ( Azığımı Neden Yedin? )
Anlatılana göre olay Yalangoz* köyünde geçer.
Yalangozlu'nun biri, beygirini alır ve tarlasına çifte gider.
Beygirinin semerini indirir ve çağıla koyar.
Onun yanına da hem beygirin torbasını (yemin),
hem de kendi çıkınını (azığını) koyar.
Beygirini sabana koşar ve başlar çift sürmeye...
Deeh, duuur...Kaaakk, eeğn, tös dolan, eeğn dolan
derken vakit öğle olur ve yemek vakti gelir.
Beygiri durdurur, başına torbasını takar ve dinlenmeye
bırakır. Kendisi de tekrar çağıla doğru giderken bir bakar ki,
çıkının yanından bir cardın ( büyük tarla faresi) kaçıyor.
Hemen eğilir, yerden bir toprak tezeği alır ve cardına fırlatır.
Parçalanan tezeğin parçalarından bir kısmı cardına isabet
etmiş olmalı ki, cardın "vejjjik, vıjjjık" diye bağırır.
Bizim Yalangozlu, bu isabetle öfkesi biraz dinmekle birlikte,
biraz kindar ve alaycı, biraz da intikam almanın vermiş olduğu edayla
seslenir. Maden Gıızık olduğumu biliyodun da niye azzuumu yiyon?
( Madem Kızık olduğumu biliyorsun da niye azığımı yiyorsun? )
* Yalangoz ; Gaziantep'in Şehitkamil ilçesine bağlı bir köy.
Kaynak ;
HACIÖMERLİ, Nafi Çağlar " Kızık Boyu 1 " s.550
Bura Gızzık Daal Yaablı ( Burası Kızık Değil Yakuplu )
Eskiden Kahramanmaraş PazarcıK'a bağlı olup, son yıllarda
köylülerin isteğiyle Gaziantep Yavuzeli ilçesine bağlanmış
olan Haft Karakuyu/Yeniyurt köyüne bağlı olan Yakuplu
mezrası vardır. Bu mezra da yaşamış olan Kel Ali adında
birisi varmış. Kel Ali yıllardan bir yıl, köyün üst taraflarında,
Gemrik köyüne doğru yani güney bölgesinde, dağlık alanda
bir düzlükteki tarlasına bostan etmiş.
Haftalar geçmiş ve bostan meydana gelmiş.
Gelmiş te, ne zaman gitse acurların, hıtaların bir tarafları
kemirik (kemirilmiş) olarak duruyormuş.
Baktı ki olacak gibi değil, artık bostanı gece gündüz beklemeye
karar vermiş. Bir çağılın (taş yığını ) içine evsin (taşlarla veya çalılıklarla
çevrilmiş, içine oturdukları zaman görünmeyecekleri kadar derinlikte ve
duruma göre iki-üç kişinin sığacağı kadar dairesel olarak yapılmış yer)
yapmış. Av tüfeğini de almış ve içine çömelmiş. çok beklemesine gerek
kalmadan, iki uzun kulaklı bir tavşan ürkek ürkek, sıçraya sıçraya
bir tiyeğin dibine kadar ulaşmış. Daha aciri (acuru) kemirmeye
başlamadan, hazır bekleyen Kel Ali tüfeğini ateşlemiş.
Tavşan "vıjjjık, vıjjjık" diye sesler çıkararak ve parpazlayarak
tuvalanmaya ( çarpınarak yuvarlanmaya) başlamış.
Bizim Kel Ali, elinde tüfek, evsinden şöyle yukarı yekinmiş
( gururla ayağa kalkmış) ve tavşana seslenmiş.
" Bura Gızzık daal Yaaplı "
Derleme ; Nafi Çağlar HACIÖMERLİ
Kanlı Dut ;
Osmanlı döneminde, 93 harbi öncesinde, Aşağı Andırın
Kızık köyündeki
Kızık Boyu'ndan olanlardan sadece bir kız ve bir erekeğin
hayatta kaldığı söylenir. Daha çok savaşa giderek
tükendikleri anlatılır. Bunların sahipsiz kaldığını gören çevre köylerin beylerinden ( Beyazıt , Gök sülalelerinden) biri
bunları besleme olarak almak ister. Aracı gönderdiği kişi
Mehmet veya Bekir adındaki 12-13 yaşlarındakiş bu çocuk ile konuşurken, duvar arkasından Zahide adlı 11 yaşındaki kız
çocuğu bunu duyar. Kimseye görünmeden hemen Dikenlik
denilen yere gider. Ordaki dut ağacının bağcığıyla* kendini asar ve intihar eder. Bu olay üzerine bey de kızının birisini
erkek çocuğa verir. Kızıklar tekrar bu kişiden törerler.
O günden bu yana Zahide'nin anısına o dut ağacından
dut yemezmiş köylüler. Dut son zamanlar da yıkılmış
ve hala kökü duruyormuş.
( Muhsin Şahin)
* Bağcık ; Dut ağacının kabuğu bıçakla ip gibi soyulur.
Birkaç tanesi bir araya getirip birbirine sarıldığında dayanıklı bir ip gibi olur.
Kızık'ın Kız Kaçırması ;
Aşağı Andırın Kızık köyü ailelerinden bir kız ile bir erkek birbirlerini severler.
Fakat aileleri bunların evlnemsine izin vermez.
Bunlar da kaçmaya karar verirler. Daha sonra yakalanır ve mahkemeye çıkarılırlar. Hakim kimliklerini sorar.
Bunlar biz Kızığız derler. Hakim anladım siz kızıksınız da
kimliğiniz nedir diye tekrar sorar. Bunlar hakimin kendilerini
anlamadığını farketmezler. Fakat farkında olmadan düzeltmiş gibi şu cevabı verirler. Biz Kızık köyündeniz. Hakim bu defa
gerçekten anlar ve gülerek serbest bırakır.
(Muhsin Şahin, Nurdoğan Şahin, Tufan Özdemir)